Terör devleti İsrail her Ramazan ayında adet haline getirdiği Müslümanlara saldırma geleneğini bu Ramazan’da da sürdürdü. Mescid-i Aksa’da yaşlı, kadın, çocuk demeden Müslümanlara reva görülen saldırıları tüm dünya gördü.
Yetmedi dün geceden bu tarafa Gazze’yi bombalıyor.
Adet olduğu gibi yine İslam devletlerinden ‘lanetle kınıyoruz’ tepkileri geldi. Bir asırdır hep ‘lanetle kınıyoruz’ ama hiçbir şey olmuyor. İsrail geri adım atmadığı gibi Filistin topraklarını karış karış işgale devam ediyor.
Dünyanın gördüğü en büyük terör devleti olan İsrail ‘in bölge ile ilgili niyetleri belli. Büyük Yahudi Devleti’ni kurmak. Osmanlı Devleti’nin zayıfladığı 19’uncu yüzyılın sonları ile 20.yüzyılın başlarında İslam toprakları içerisinde kendi devletlerini kurmak amacıyla geliştirilen akıma Yahudiler ‘Siyonizm’ adını verdiler. Neden ‘Siyon’ diyorlar? Siyon aslında Kudüs’te bir tepenin adı. Sıradan bir tepe değil. Bu tepenin Yahudiler için önemi, Kral Davut’in (King David) mezarının (onun dönemindeki devletin merkezi) bu tepede olması. Yahudiler Hazreti Davud’u peygamber olarak değil kral olarak görmektedir. Bir başka anlatım şekli ile onun kabrinin bulunduğu tepeyi pergelin orta noktası kabul edip, Hazreti Davud zamanında hükmettikleri tüm toprakları içine alacak kadar genişleme ülküsünün adına ‘siyonizm’ diyorlar. Siyonizm’in amacı her şartta ‘Büyük Yahudi Devleti’ni kurmak. Bu devletin toprakları arasında Filistin, Lübnan, Ürdün, Irak ve Suriye ile birlikte Türkiye’nin güney kesimi de yer alıyor. İktidara kim gelirse gelsin İsrail hiçbir dönem bu idealinden vazgeçmedi.
İsrail, Filistin topraklarında kalıcı olabilmek için tarih boyunca şu iki yolu ana politika olarak belirledi. 1- Filistinlileri ölüm, işkence, zulüm ile bezdirerek o topraklardan uzaklaştırmak. 2-Buna müdahale edebilecek bölgedeki Müslüman devletleri sindirmek, büyümesini önlemek. İlk günden bu tarafa bu iki politikayı başarı ile uyguluyor. Zulüm ve işkence nedeni ile Filistinlilerin önemli bölümü kendi öz topraklarını terk etmiş durumda. Ve bölgedeki diğer tüm devletler kendi iç meselelerinden İsrail’e ‘dur’ diyemeyecek kadar zayıf düşürüldü. İsrail’in bölge ülkeleri arasında en çekindiği ülke ise Türkiye. İsrail Türkiye’yi ‘Kürt Kozu’nu kullanarak güçsüzleştiriyor. PKK’nin kurucusu da, hamisi de, destekçisi de İsrail. Tabi bunu yaparken yalnız değil. Evanjelist Hristiyanlar sayesinde ABD de yanlarında. Evanjelistler sayısal çoğunlukları ve bürokrasideki hakimiyetleri nedeni ile ABD’de yönetime gelmek isteyen hiçbir iktidar tarafından görmezden gelinemiyorlar. Cümlenin tam anlamı ile ABD derin devletinin merkezinde bunlar var. Bunlar, Hazreti İsa’nın yeryüzüne inebilmesi için ‘Büyük Siyon Devleti’nin kurulması gerektiğine inanıyor.
Türkiye’de son yıllarda meydana gelen büyük değişimden İsrail fevkalade rahatsız. Güçlü bir Türkiye asla ve asla onların işine gelmiyor. Irak’ın istikrarsızlaştırılmasından sonra Suriye’ye el atmalarının nedeni bu. Kuzey Irak’ta PKK ile Türkiye’yi güçsüzleştirmeye çalışan Siyonistlerin, Ak Parti iktidarının bölgede istikrarı sağlayan politikaları ve PKK’yı etkisiz hale getiren müdahaleleri nedeni ile Suriye’de iç savaş çıkarttıklarından herkes hemfikir artık. PKK’nın ABD tarafından ‘terör örgütü’ olarak tanınması ellerini güçsüzleştiriyordu. Bu nedenle yeni bir arayışa girdiler. PYD bu arayışın sonucu olarak doğdu-doğuruldu. Suriye’de PKK’nın bir kolu olan PYD’yi kurmaları sahnelemek istedikleri oyunun ikinci perdesi… PYD’nin kuruluş tarihi 2003… Yani İkinci Irak Operasyonu (Körfez savaşı) ile aynı yıl. ABD ve güdümündeki koalisyon güçleri 20 Mart 2003’te Bağdat’a girerek Saddam yönetimin devirdiler. PYD ise 20 Eylül 2003’te kuruldu. Bu gelişme tek başına çok şey anlatıyor aslında… Özetle, Suriye’de 2011 yılında başlatılan iç savaşın temeli 2003’te atıldı. Siyonist İsrail ile onun hamisi ABD, PYD’yi masum göstermek için ise ‘DAEŞ’ kozunu kullandı. Biz Müslümanlar birbirimizle uğraşmak yerine, dönüp tarihi gelişmeleri kronolojik bir sırayla gözlemleyebilsek birçok hakikati görebileceğiz. Başarabilirlerse Türkiye’de destek verdikleri bir ittifakı PKK’nın siyasi kolu HDP ile güçlendirerek mevcut iktidarı devirecekler. Devirmeleri halinde bölgede o kadar rahat at oynatabilecekler ki, değmeyin keyiflerine… Bölünmüş bir Irak ve parçalanmış Suriye’den sonra sıra Türkiye’ye gelecek. Türkiye ile ilgili planlarında Sevr’e rahmet okutacak senaryolar var. Allak korusun!
Uyanık olmak gerekir. Filistin’de göğe yükselen her feryat sadece o bölgedeki Müslümanları ilgilendirmiyor. O feryatlar Yahudiler ve Evanjelist Hristiyanların kendi inançlarına göre dünyayı sürüklemek istedikleri Armageddon’un ayak sesleri… Yani büyük devletlerini kurup Müslümanları o topraklardan silip süpürdükleri hatta yok ettikleri sapık inançlarının hedefi…
Yüz yıllık mezalime rağmen o mukaddes toprakları terk etmeyip Siyonistlerin kurşunlarına göğüslerini siper eden Filistin halkına minnet borçluyuz. İslam’ın izzet ve namusuna halel gelmemesi için her türlü güç, kuvvet ve silahtan yoksun şekilde tek başlarına mücadele ediyorlar. Allah yardımcıları olsun.
Onlar yüz yıla yakındır ellerinden geleni yapıyorlar. Peki ya biz? Biz diğer tüm İslam devletleri… İşte bundan sonrasına hiçbir şey yazmak gelmiyor içimden, şu aziz mübarek Ramazan günü…
Ayağa kalkma günü bugün. Bugün bir tepki göstermeyeceksek hangi gün göstereceğiz? İsrail yaptığı her zulmü arkasında Müslüman milletlerin tepkisini ölçüyor. İnanın sesiz olduğumuz gün çökecekler Müslümanların üçüncü haremine. İşte o zaman artık bir Mescid-i Aksa’mız olmayacak.