Malatyalı bilim insanlarınında bulunduğu araştırma ekibi Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) Hastalığı Tanısı için yeni bir teknoloji ile önemli bir başarıya imza attılar
TÜBİTAK tarafından desteklenen ve patent başvurusu yapılan, İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi yürütücülüğü (Dr. Arif Engin Çetin) ve ilimizde bulunan Malatya Turgut Özal Üniversitesi (Dr. Öğr.Grv. İdil Karaca Açarı), İnönü Üniversitesi (Prof.Dr. Süleyman Köytepe, Prof.Dr. Burhan Ateş, Dr. Öğretim Üyesi Ceyhun Açarı, Prof.Dr. Turgay Seçkin ve Prof.Dr. İsmet Yılmaz), Dokuz Eylül Üniversitesi (Prof.Dr. Erbil Ünsal, Doç.Dr. Balahan Bakay), İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nden (Doç.Dr. Seda Nur Topkaya Çetin) değerli akademisyenlerinde yer aldığı güçlü bir ekibin desteği ile can bulan proje FMF (Ailevi Akdeniz Ateşi) hastalığı için yeni bir tanı yöntemi geliştirdi.
Geliştirilen yöntemi bizlere araştırma ekibi adına Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nden Dr.Öğr.Grv. İdil Karaca Açarı anlattı. “Projemiz literatürde eksikliğini gördüğümüz elzem bir sorun üzerine kurgulandı. Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF), özellikle ülkemizde ve dünyada oldukça yaygın otozomal resesif geçişli bir genetik hastalıktır. Türkiye’de tahmini FMF prevalansı 1/1000, taşıyıcılık oranı ise 1/5’ tir. Hastalık, tekrarlayan ateş, eklem ağrısı atakları, karın ve göğüs ağrısı nedeni ile hastaların yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürmektedir. Günümüzde böylesi sıkıntıları barındıran hastalığın kesin tanısı genetik incelemelerle mümkün olmaktadır. Genetik tanının sonuçlanması ise 3-4 ay gibi uzun bir süreyi kapsamaktadır. Bu süre zarfında hastalarda, geciken tanı sonucu ataklar geçirilmekte ve biriken amiloid proteini sebebi ile ciddi böbrek hasarları meydana gelmektedir. Tüm bu olumsuzlukları önlemek adına çalışma grubu olarak bizler; hastadan alınan kan örneği ile yarım saat gibi kısa bir sürede hastalığın tanısını sağlayan, taşınabilir, optik sensör teknolojisi kullanılarak yerli “FMF Tanı Platformu” isimli cihazı geliştirdik. Ekipçe insanlığa faydalı olan bir çalışmayı gerçekleştirmiş olmanın gururunu, manevi güzelliklerini yaşamaktayız”.